À ma soeur! - Catherine Breillat


Sinema için cinsellik her zaman iki ucu boklu değnek olmuştur. Ticari sinema içinde cinselliğin kullanımı farklı bir çok yönden değerlendirilebilir belki ama ticaretten çok sanatsallığa önem veren yönetmenler için sorunun tanımı basittir: İstismar ve sansür. Asıl zor olan tarafı, yani çözümüne ise farklı bakış açıları, subjektiflik hakim olmuştur. Hatta öyle ki bu karmaşa bir çok yönetmenin sineması için ana mesele haline gelmiş, Breillat da bu yönetmenlerden en dikkat çekeni haline gelmiştir.
Porno ile sinemanın birbirinden ayrılan noktaları dile getirilirken her zaman pornonun istismar olduğu, insanın cinsel güdüleriyle oynayarak çıkar sağladığı, sinemanın ise özellikle cinsellik ve şiddet konularında istismara kaydıkça sanatsal yönünden koptuğu dile getirilir. Ancak sinemanın bir başka başının büyük belası da : "sansür". Bir sanatın içinde sansürün hiç bir şekilde yer almaması gerektiği, bunun esere hakaret olacağı anlayışı da aynı zamanda oturmuş bir kanı.
John Waters, Roger Deodato gibi yönetmenler için değneğin istismar kısmına yönelmek pek sorun değil, zaten kendileri de bu sanatsal sinema çemberinin dışında kendilerini konumlandırmış, istismarcı sıfatından ise hiç rahatsızlık duymamışlardır. Çemberin içinden kendini bile isteye dışarı atan Pasolini için ise bir sıfat yakıştırmanın gereksizliği gün gibi gözümüze çarpar.
Ancak özellikle son yıllarda Breillat, Reygadas gibi hem çemberin içinde kalıp hem de çemberin istismar ve sansür arasında durduğu noktayı kendine dert edinen bu konuda sınırları zorlamaya çalışan yönetmenlerin varlığı dikkat çekicidir. En gerçekçi olmaya çalışan filmlerde dahi cinselliğin gizli(çoğu zaman farkedilmeden) bir şekilde hem de yönetmenler tarafından sansürlenmesi bu yönetmenleri kendi kültürlerinin de kalıplarının yavaş yavaş kırılmaya başlamasıyla cesaretlendirmiş ve dile getirici eserler ortaya koymaya yöneltmiştir.
Kız Kardeşim(A ma soeur!)de böyle bir film. Ergenliklerini yaşayan biri obez biri de güzeller güzeli(?) iki kız kardeşin cinselliği keşfedişlerini izliyoruz. Ama ne görmemiz gerekiyorsa hepsini görüyoruz. Penisine prezervatif geçirişini kadar her şey açık seçik önümüzde. Ama bir porno film izler gibi değil, bir sinema izler gibi. Çünkü Breillat bize açıklığın porno olmadığını gösteriyor. Bir çok yönetmen gibi cinsel sahneleri karartarak veya etkileyici iki üç kare eşliğinde göstererek yapmıyor. Bir iç çamaşırın bile aslında ne kadar yapmacık olduğunu yüzümüze vurarak yapıyor. Filmin yarısına yakın kısmını güzel kızın ilk cinsel deneyimini yaşadığı zamanlarda geçiriyoruz. Evet kesintisiz bir şekilde görmüyoruz, ama Breillat bunun dozajını iyi tutturuyor sinema anlayışına göre durması gereken noktayı bize gösteriyor. Kendisi için sinema ile istismarın ayrım noktasını.
Bununla birlikte Breillat'ın sinemasının güçlü olduğunu söylemek zor. Tavrı güçlü belki ama sineması çoğu zaman sıradan kalıyor. Kız Kardeşim'de söylemek istediğini çok göze sokarak ve direk söylüyor, tavrının güçlülüğü sayesinde çoğu zaman da vurucu bir hal alıyor belki ama bazı küçük noktalar dışında sıradanlığı bir türlü yenemiyor; ergenlik, ilk cinsel deneyim, kardeşler arası ilişkiler konusunda çoğumuzun rahatlıkla yürütebileceği fikirleri bu güçlü tavır eşliğinde sunmaktan öte gidemiyor, öylece geçip gidiyor. 3 tane gencecik oyuncudan aldığı mükemmel performanslar da bunların yanında bize kar kalıyor.

7 Eylül 2008 Pazar

 
Sinema Dedigin... - Wordpress Themes is proudly powered by WordPress and themed by Mukkamu Templates Novo Blogger